November 21, 2024

Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum

tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum

Tam Otuz Yıl Saatim İşlemiş Ben Durmuşum Gökyüzünden Habersiz Uçurtma Uçurmuşum

Büyük randevu. Bilsem nerede, saat kaçta?Tabutumun tahtası, bilsem hangi ağaçta!. tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum Allah dostunu gördüm, bundan altı ay evvel,Bir akşamdı ki, zaman donacak kadar güzel. Necip Fazıl Kısakürek. Yandı kitap dağlarım, ne garip bir hâl oldu,Sonunda bana kalan, yalnız ilmihâl oldu. Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum?Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum. Üstad Necip Fazıl’ın şiirindeki bu iki mısralık beyit beni düşündürdü.

Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış,Mârifet bu, gerisi tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum yalnız çelik-çomakmış. Şu geçeni durdursam, çekip de eteğinden,Soruversem: “Haberin var mı öleceğinden?”. Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız,Rûhuma büyük temel çivisini çaktınız.

Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam,Alıp tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum beni götürsün, tam dört inanmış adam. Farkı yok, mantarlaşmış bir kayadan derimin,Yüzümde çizgi çizgi, imzası kaderimin. Zonklayan başım benim, kan hokkası cerahat,Ona yastıkta değil, secde yerinde rahat.